15 Mart 2009 Pazar

Trabzonspor - Galatasaray [24. Hafta]

Merhabalar..
Blogun yeni neferi olarak ilk yazımı böylesi bir maç üzerine yazmayı istemezdim. Kısmet buymuş diyor ve yazıma geçiyorum.

Maç öncesi...

Galatasaray'da eksiklerin üstüne bir de, kadrodaki rotasyon ekleniyor ve tuhaf bir kadro sahaya çıkıyordu. Hamburg maçı düşünülerek asıl rotasyon beklenen bölge olan, savunmada herhangi bir değişiklik olmazken; orta saha ve ileri uçtaki değişiklikler göze çarpıyordu. Mehmet Güven orta sahaya yeni isim olarak eklenirken, ön tarafta ise; Ümit-Baros ikilisinin arkasında gezgin bir Arda Turan vardı.

Trabzonspor da Yattara'nın eksikliğinde yaratıcılık anlamında ümitlerini Alanzinho'ya bağlamıştı. Sağ bekte beklenenin aksine Serkan Balcı değil, Tayfun Cora vardı ki; Arda'nın karşısında pek tutunamayacağını önceden tahmin etmek hiç de zor değildi...

Maç...

4. dakika başladı maç. Song, Baros'u indirdiğinde, hakem onu atmayınca başladı. Sonrasında o şekilde 20 şut atsa, biri gol olacak bir vuruşla Alanzinho topu ağlara gönderdi ve Galatasaray sallanmaya başladı. Alanzinho'nun orayı hayli iyi kullanması, göbekte başlayan Mehmet'le, sağ kanada yakın oynayan Barış ikilisinin yer değiştirmesiyle sonuçlandı. Daha sonra bu oyuncu kanat değiştirene kadar pekte etkili olamadı. Bu arada Alanzinho için bir not, kendini çok kolay yere bırakıyor, hatta bu yüzdendir ki; Galatasaray'ın ilk golünün öncesindeki faul tartışmalarında ben hakemden yanayım. Trabzonspor genelde sahaya iyi futbol yansıtamadı. Mücadele gücü olarakta çok şey göremedik.

Galatasaray'da, Hamburg maçının psikolojisi oyunculara yansımıştı. Lincoln'ün yedek kalışı, yine o maçtan kırıntılarla alakalı olunca oyuncuların ayrı etkilendiklerini düşünüyorum. Bunlara rağmen mücadele adına elinden gelen her şeyi yapan, Galatasaray'dı. Savunma gerçekten Sabri hariç olağan üstü iş yaptı, Sabri de kendi çizgisini ufacıkta olsa aştı. Orta sahada Ayhan saç baş yolduran top kayıpları yapsa da, elinden geleni yaptı. Barış için söylenecek tek şey var, Gattuso. Mehmet Güven de iyi niyetle mücadele etti. Ümit Karan kafa olarak bitikti, Baros savunmayı hayli zorladı, kendi de çok yoruldu. Ve Arda Turan, hem savunma arkadaşlarına yardım et, hem rakip yarı sahada basmadık yer bırakma, gol pozisyonuna gir, sağ beki kovala, gol kovala, bacağın delinsin, kanlar içinde hala pres yapmaya çalış... Profesyonelliğe karşı, Arda Turan.

Özetlersek...

Sonuç olarak sahada daha çok doğru işler yapan takım Galatasaray'dı. Elinden gelen mücadeleyi de gösterdi, pozisyonlar da buldu. Hakemler ciddi anlamda "maçı katletti." Song'un atılmaması, Hüseyin'in oyunda kalması, Yaser'in pozisyon almaya çalışırken dirseğinin rakibine çarpmasını kırmızı kartla cezalandırlması tamamen hayal ürünüydü...

Ayrı bir nokta, Sivasspor bu kadar kötü futbolla, daha doğrusu futbolun güzellikleri adına hiçbir şey yapmazken liderse, Trabzonspor bu kadar kötü oyuncularla hemen arkasındaysa ve bunlardan biri ligde şampiyon olursa, varın o ligin halini siz düşünün...

Galatasaray'ın artık Hamburg maçına konsantre olması gerek. Bence lig bu maçtan sonra artık tamamen kaybedildi gibi. Daha çok puan kayıpları olacaktır mutlaka, ama o arada Galatasaray'da puan kaybedecektir. O yüzden en azından Uefa'da gidilebilecek en üst noktalara ulaşmak gerekir.

Selametle
TzTa

Hiç yorum yok: