13 Mayıs 2009 Çarşamba

İsteyen ve Hak Eden Kazandı


Bu akşam kupa finalinde karşı karşıya gelen iki takım bundan bir buçuk hafta önce ligde Beşiktaş'ın sahasında maç yaparken, maça daha istekli başlayan ve maç boyunca rakibinden daha iyi oynayarak maçı önde tamamlayan takım Fenerbahçe'ydi. Hiç ihtiyacı olmadığı halde, şampiyonluk için kazanmak zorunda olan rakibini deplasmandaki bir lig maçında yenebilecek kadar iyi futbol oynayan Fenerbahçe, bugün kendisi kazanmak zorunda olmasına rağmen inanılmayacak derecede silik bir futbol oynayarak kaybetti. Ligdeki her iki maçı da kazanmaları, bu noktada onlar için bir dezavantaja dönüşmüştü. Luis Aragones de maçtan önce bunu tahmin etmiş olacak ki, "bir takımı aynı sezonda üç kere yenmek kolay değildir." açıklamasını yaptı, ve haklı çıktı. Bundan önce yenildiği iki maçı da çok iyi analiz eden, ve bu sefer rakibini küçümsemeden sahaya çıkarak 90 dakikayı tamamlayan Beşiktaş, kupayı da kazandı.

Mağlup takım olduğun zaman, fatura normal olarak ilk önce teknik direktöre kesilir. Ama bu sefer durum biraz farklı. Fenerbahçe bu kupayı alarak bu rezil sezonu telafi edebilecek, dahası 26 senedir alınamayan kupayı alarak tarihe geçebilecekken eli boş dönüyorsa, Aragones'in bunun için özel bir çabası olması gerekir. Sezon boyunca takımdaki herkesle tartışıp, futbolcuların hiçbiri tarafından sevilmeyerek Şampiyonlar Ligi çeyrek finalisti olarak aldığı takımı bu günlere getiren, her maçta kulübede "Nereden geldim ben buraya?" bakışlarıyla oturan Aragones, bugün seneye Fenerbahçe'nin başında olmayacağını garantiledi. Aslında kadro tercihinde bana kalırsa çok fazla sorun yoktu. Gökhan Gönül'ü tekrar stoperde oynatarak bundan önceki maçlarda aldığı verimi alacağını düşündü ama bu risk ona eksi olarak döndü. Alex'i kesmek istemediği için de Semih'i oynatmadı. Alex'i oynatmayıp bu maçı kaybetseydi o zaman yine eleştiriliyor olacaktı çünkü bildiğimiz gibi Alex bu maç için uzun zamandır hazırlanıyor. Kalede Volkan Babacan'ı oynatması da maça 1-0 yenik başlamasına neden oldu. Bunun dışında Fenerbahçe'de iyi diyebileceğimiz futbolcular Deivid ve Güiza'ydı. Deivid son maçlardaki durgunluğunu atmış hem mücadele hem de hücum anlamında takıma katkı sağlarken, Güiza'da birkaç haftadır attığı gollerden sonra baskı altında olmayınca daha iyi oynayabileceğini kanıtladı. Zaten gol de bu ikiliden geldi. Deivid'in pası usta işi, Güiza'nın koşusu 'olması gerektiği gibi', okçu hareketi ise çok karizmatikti.

Kazanan takım Beşiktaş'a gelirsek; takım olarak çok iyi oynadılar. Son haftalarda giderek formu düşen Ernst bile bu maç daha iyiydi. Cisse takımının defansına çok şey kattı. Gökhan Zan gol pozisyonu dışında hatasız oynadı. Mustafa Denizli'nin maça İbrahim Toraman'ı sağ bek oynatıp Erkan'ı sola çekmesi tartışılabilirdi, ancak kazandıysan haklısın. Sezon genelinde oynadığı futbolu bugün çok iyi sahaya yansıttı Beşiktaş. Rakip hücumdayken alan daraltarak, kaptığı toplarla hızlı çıkarak gol buldu. Arapasları ve yan topları da iyi çalıştırdı. Her şeyden önemlisi takım olarak kupayı almaya olan inanç ve istekleriydi. En iyi oynayan iki futbolcuları ise Holosko ve Bobo'ydu, ikisi arasında tercih yapamadım. Tello'ysa maçın gizli kahramanıydı diyebilirim. Yusuf'u ayrıca konuşmak gerekir sene sonunda. Geldiğinde ben dair çoğu kişi, "Ölmüş adam koskoca Beşiktaş'a transfer edilir mi? Bu yaştaki adama para verilir mi?" demiştir eminim. Ancak Yusuf hepimizi yanıltmaya devam ediyor, ve belki de kariyerinde hiç olmadığı kadar koşarak ve istekli oynuyor. Vallahi helal olsun.

Fenerbahçeliler'e bir sene daha beklemelerini, Beşiktaşlılar'a ise tebriklerimizi iletmekten başka yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Son zamanlarda gördüğüm atmosferi en güzel ama gergin olmayan derbiydi. Sahadaki futbol da öyle. Hakem için de bir parantez açmak lazım; penaltı pozisyonu dışında hatasız yönetti ve maçın temposunu düşürmedi, onu da kutluyorum. Ve yazımı bitirirken bu senenin Beşiktaş'ın senesi olduğunu söylemek istiyorum. Şampiyonluk sizin, kupa sizin!

Not: Maçı sanal reklamlarıyla kanser eden Show TV yerine Lig TV'den izledim. Zaten spikeri Melih Şendil ve yorumcusu Fatih Terim'le çok daha kaliteliydi. Bir dahaki sefere tercih yapma şansınız varsa Lig TV'yi tercih etmenizi öneririm.

Hiç yorum yok: