13 Mayıs 2009 Çarşamba

Teknik Direktör Piyasası

3lü

2008/2009 futbol sezonunun sonuna gelinirken, tıpkı futbolcu piyasası gibi teknik direktör piyasası da hareketlendi. Hatta bu sene önceki senelere göre biraz daha fazla hareketlendi. Türkiye'ye bakacak olursak; 3 büyük takımın teknik direktörü de sezon sonunda gidecek gibi gözüküyor. İçlerinden kapıya en yakın olanı kuşkusuz Bülent Korkmaz. Geldikten sonra hayal kırıklığı yaratması, takımı yönetecek olgunluğa daha erişememiş olduğunun açıkça gözükmesi, ve futbolcularla iyi anlaşamaması onun seneye Galatasaray'da olmayacağını garantiliyor. Yerine birçok isim yazılmakla beraber, en çok adı anılan tabii ki Bernd Schuster. Getafe'de kurduğu olağanüstü sistem ve 4-2-3-1 taktiğiyle yakaladığı başarı sonrasında Real Madrid'i ilk gittiği sene Barcelona'nın önünde şampiyon yapıp orada da başarılı olmuştu. Talihsizliği, bu seneki Barcelona'nın ezeli rakibinin teknik direktörü olmasıydı bence. Değil Schuster, Hiddink bile karşı koyamadı Barcelona'ya. Bu şartlarda Galatasaray'ın transfer edebileceği en iyi hocalardan biri olur. Hem kariyeriyle Florya'nın futbolcuya dayalı sistemini değiştirerek tekrar teknik direktöre bağlar, hem de Alman-İspanyol futbolunu kombine ederek hem dayanıklı hem de göze hoş gelen bir futbol oynattırır Galatasaray'a. Öncesinde yapılacak kadro reformu da işini oldukça kolaylaştıracaktır.

 
Gideceği şimdiden belli olan bir başkası ise bence Aragones. Geçen sene Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynayan Fenerbahçe'yi alıp getirdiği noktaya bakınca şaşırmamak elde değil. Bunun "bir sistem oturtmaya çalışıyoruz"la bir alakası yok. İlk senesinde başarısız olup sonra çok iyi işler ortaya koyan takımlar gördük, ama Aragones'in Fenerbahçe'sinde en küçük bir umut ışığı bile yok. Ne takımın oynadığı futbol belli, ne Aragones'in yapmak istedikleri. Hemen her futbolcuyla kavgalı, futbolcular birbiriyle kavgalı... Durum bu olunca sahaya çıkan takım da oynamıyor. Fenerbahçe'nin bu sene kötü oynamasından daha önemli olan şey, mücadele etmemesi. Takım olarak kazanma isteklerini, birbirlerine ve hocalarına olan sevgilerini/saygılarını kaybettiklerini televizyondan bile görebiliyoruz. Bunun da en büyük sorumlusu Aragones, ve onu o koltuğa oturtan Fenerbahçe yönetimidir tabii ki. Bütün bunlara rağmen Aragones'in bu akşam oynanacak kupa finalini kazanıp Fenerbahçe'nin kupa özlemine son vermesi halinde takımda kalacağını söyleyenler var, ancak ben aynı görüşü paylaşmıyorum. Teknik direktör gönderme konusunda gereğinden fazla cüretkar olan Aziz Yıldırım'ın başkanlığa devam edecek olması da görüşümü destekliyor. Yerine kim gelir bilmiyorum ama Fenerbahçe'nin tek sorununun teknik direktör olmadığı açık. Yeni sezonda başarı istiyorlarsa birçok şeyi değiştirmeleri lazım.
aragones_3 

Geldikten sonra başarılı bir sezon geçirmesine rağmen, benim anladığım kadarıyla Mustafa Denizli de lig bitiminde Beşiktaş'tan ayrılacak. Eğer 2 kupayı birden alıp sezon sonunda ayrılırsa, gerçekten de eşi benzerine rastlanması güç bir şey olur. Denizli'nin Beşiktaş'tan ayrılmasını gerektirecek hiçbir şey göremiyorum. Ancak kendi açıklamalarının çoğu seneye Beşiktaş'ta olmayacağını gösteriyor. Belki yönetimle sorun yaşamıştır, belki daha iyi bir kulüpten teklif almıştır, belki artık çalışmak istemiyordur. Hepsi birer ihtimal, ama Denizli'nin gidişinin Beşiktaş'a zarar vereceği kesin. Trabzonspor da Ersun Yanal'ın gidişinden sonra bu kadroya yakışan bir teknik direktör getirmek zorunda. Şenol Güneş'in geri döneceği konuşuluyor. Olursa hem Trabzonspor için hem de Türkiye Ligi için güzel bir gelişme olur. Zira artık kimsenin bu seneki gibi kalitesiz bir lige tahammülü kalmadı. Tüm takımlar en iyileriyle gelsin, içlerinden en iyisi de şampiyon olsun.
_enol_g_ne_ 

Bizde durum böyleyken, Avrupa'da da Türkiye'dekinden farklı bir tablo yok. Teknik direktör değiştirme konusunda bize en çok benzeyen İtalya'dan başlayalım. Bu sene Serie A'da İnter dışında umduğunu bulan yok heralde. İnter Mourinho'yla devam eder, Milan'da Ancelotti ilginç bir şekilde sözleşmesini uzattı. Roma'da Spalletti dönemi bitti, Juventus'ta da Ranieri topun ağzında. İspanya'da Barcelona'nın teknik direktör değiştirmesi imkansız, sezon ortasında Aguirre'yi kovup Abel Resino'yu getiren Atletico Madrid'in de. Real Madrid dışında teknik direktör değişikliği beklemiyorum ben. Juande Ramos geldikten sonra nispeten başarılı bir performans sergilemiş olsa da, Real Madrid'in aradığı adam değil. Arsene Wenger olabilir diyorlar... İngiltere gibi teknik direktör istikrarı ile tanınan bir ülkenin istikrarsız takımı Chelsea, yine teknik direktör değiştirecek. Hiddink gelirken sezon sonunda gideceğini söylemişti zaten. Wenger'in Arsenal'den ayrılma olasılığı dışında başka bir değişiklik yok. Almanya'da Bayern ve Wolfsburg teknik direktör arıyor, Schalke Wolfsburg'u bu sene belki de şampiyon yapacak olan Felix Magath'la anlaştı. Fransa'da Marsilya'yla büyük başarı yakalayan Gerets sezon sonu gidiyor. Artık Gerets'in yaramaz bir adam olduğundan kuşkulanmaya başladım. Galatasaray'dan ayrıldığında da çok başarısız değildi. Yerine gelen isim Fransızlar'ın efsanesi: Didier Deschamps. Le Guen'le ilgili Fenerbahçe'ye geleceği söyleniyor, fakat PSG'de gayet başarılı. AZ Alkmaar'ı şampiyon yapan Louis van Gaal'i herkes istiyor, ama bakalım ona Alkmaar'ın yaptığı gibi 3 sene boyunca, takım 11. olsa bile güvenebilecek olan var mı? Ajax'ta başarısız olan Marco van Basten de boşta kaldı, talibi olacaktır.

Uzun süre sonra ilk kez bu kadar fazla teknik direktör değişikliğinin gündemde olduğu bir sezon görüyorum. Tabii Türkiye için gayet normal bir şey. Nasıl olsa her teknik direktörümüz en fazla bir sene takımının başında kalabiliyor.

Hiç yorum yok: